CUMHURİYET “ KANLA, İRFANLA KURDUK BİZ BU CUMHURİYETİ! “
Hemen hepimiz, “cumhuriyet “ dendiği zaman, “ bir yönetim şekli” aklımıza getiririz. Fakat, bizim cumhuriyetimiz, sadece yönetim şeklimizin adı değildir. O, bir ülküdür, bir yaşam şeklidir, laikliktir, özgürlüktür, bağımsızlıktır: fazilettir, insan haklarıdır, doğruluktur, düzendir, insanca yaşama hakkıdır! Velhasıl cumhuriyet; bizi biz yapan, bizi insan yapan en önemli kurumlarımızdan biridir. Ve başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşlarının Türk milletine armağanı ve emanetidir.
29 Ekim 1923 günü, sadece yeni devletin yönetim şeklinin adı konulmadı. Yönetim tarzı ile birlikte yeni milletin yaşam tarzı da belirlendi. Türk milleti’nin genetik özelliklerine, yaşam tarzına, hasletlerine, düşünce sistemine uygun bir yönetim tarzı hayata geçirildi. Bu yüzden, cumhuriyet sözü, uzun tarihi yılların biriktirdiği acıların, ızdırapların, kulluğun sona erdirildiği, yepyeni bir yaşamın ilk adımı oldu… Cumhuriyetin getirdiği geniş düşünce ortamı, fikri serbestlik ile bir biri ardına yapılan devrimler, köhnemiş sistemi yerle bir ederek geniş kitleler üzerinde hoş duygular yarattı. O kişiler insan olduklarının, insan gibi yaşamaya hakları olduklarını o zaman anladılar. Cumhuriyet devriminin kendileri için yapıldığının o zaman farkına vardılar.
Cumhuriyet, bazılarının zannettikleri gibi, bir boş söz değildir. Hele, o köhnemiş beyinlerinde yarattıkları “reklam arası” değil, oynanan esas oyundur. Bir neslin, tarifsiz fedakârlığı, kahramanlığı, cesareti ve hepsinden önemli, yepyeni bir yaşam tarzını yaratan emsalsiz bir fikrin hayata geçirildiğini gösteren, var olduğunu tüm dünyaya ilan eden muhteşem varlığın ifadesidir. Yönetim tarzını değiştirebilirsiniz, fakat onu var eden fikri, haykırışı, sevgiyi, bağlılığı, düşünceyi asla değiştiremezsiniz. Cumhuriyet; Atatürk’tür; dahi liderimizin düşüncesinden çıkarak filizlenen ve kök salan bir yönetim tarzıdır. Onda, tüm şehit ve gazilerimizle, sanatçılarımızla, çiftçi ve köylümüzle, askerimiz, sivilimizle biz varız; Türk milleti var! Türk milletinin devasa hayalleri var, vatanı, özgürlüğü, hakkı, adaleti, hukuku var: O sözde; üzerimize acımasızca gelen, büyük emperyalistlerin saldırılarına karşı İLK İSYANIN, ilk BAŞ KALDIRININ anıları var. Muhteşem bir mücadelenin sonucunda kazanılan bir büyük zaferin sevinci, mutluluğu var. Dolayısıyla cumhuriyet, yeni devletin, yeni milletin yüz yıllık rüyasının hayata geçirilmesidir. Bunda, Osmanlı’nın son döneminde bayrağı taşıyan Genç Kalemlerin, İttihat ve Terakkicilerin, fedakârlıkları, akıttıkları tertemiz kanları var. Bu yüzden “ kanla, irfanla kurduk biz bu cumhuriyeti “ diyor ve gururla haykırıyoruz… Cumhuriyet bizimdir, kimseden izin almadan dahi liderimiz tarafından kurulmuştur ve Türk milletine emanet edilmiştir. Milletimiz emanetin sahibidir.
Cumhuriyet, bir ruhun, yıkılmaz, kırılmaz bir ruhun ifadesidir. Bu ruh, Atatürk’ün, şehitlerimizin, gazilerimizin ruhudur; bu ruh milleti ve devleti için ter akıtanların ruhudur, bu ruh on beş yaşında okulunu bırakıp cepheye koşanların ruhudur… Bu ruh, yoktan var edilen bir milletin, devleti ile bölünmez bütünlüğünü oluşturan milli bir ruhtur…
Çekin ellerinizi cumhuriyetimizden… Bu millet tek adam patronluğuna yüz yıl önce son verdi. Bir daha yaşamak istemiyor…
Cumhuriyet haktır, adalettir, hukuktur, doğruluktur, fazilettir. Bizler, her dönemde, hakkın, adaletin, hukuğun, yasaların yanında olduk olmaya devam edeceğiz. Dahi liderimiz Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın emanetini asla yere düşürmeyeceğiz. Her zaman haklının, adaletin, doğrunun, iyinin yanında olacak ve insan haklarına sahip çıkacağız. Bu Atatürk’e ve eserlerine sahip çıkmaktır; bu vatana, bayrağa, bağımsızlığa ve özgürlüğe sahip çıkmak demektir.